1.632 metre derinliğe sahip olan Lamprechtsofen Mağarası aslında iki farklı mağaradan oluşuyor fakat keşfedildiğinden beri ikinci kısma gitmeye cesaret eden olmamış. Krubera Mağarası’ndan sonra dünyanın en derin ikinci mağarası olması da bu keşif işini zorlaştırıyor. Gerçekten görünümü bile korkunç!
Moaning Mağaraları, Amerika Birleşik Devletleri
Moaning’i bu kadar korkutucu yapan şey içeriden gelen ve asla bitmek bilmeyen o ses ve uçurum! Gelen ses her ne kadar atmosfer basıncı ile alakalı olduğu düşünülse de hala cesaret edip en aşağıya inen kişi sayısı oldukça az. Ve yerler çok kaygan, uçurumdan düşüp ölenlerin sayısı yadsınamayacak kadar fazla.
Hellfire (Cehennem Ateşi) Mağaraları, İngiltere
18.yüzyılın başlarında Francis Dashwood tarafından kazılan bu mağaralar ürkütücü toplantılara ev sahipliği yaptı. Hellfire Kulübü’nün toplantıları karanlık ritüellerden, şeytan tapınma ayinlerine kadar çeşitli şeyleri içeriyordu. Kulüp 1766’da feshedildi fakat kulüp üyelerinin ruhlarının bu mağaralarda yaşadığına inanılıyor. Hatta ziyaretçiler 1900’lerin başından beri mağarayı gezerken önlerinde görünen ve kaybolan şeyleri rapor ediyorlar.
Dünyanın en büyük mağarası olan Hang En mağarasının kelimenin tam anlamıyla ucu bucağı yok! Birbirine bağlı 150 mağaradan oluşan Hang En’in 139 kilometre uzunluğunda olduğu tahmin ediliyor. Mağaranın içerisinde yağmur ormanı, göl, plaj ve çeşitli hayvanlar bulunuyor. Aynı zamanda mağaranın kendine özgü iklimi de var. Girdiğiniz an kaybolmanız çok yüksek bir ihtimal
Bu mağarayı bu kadar güzel ve esrarengiz kılan şeylerden biri kesinlikle oyuklardan içeri dolan gün ışığıdır, bunun yanı sıra 1890 yılında Kral Chulalongkorn için inşa edilmiş köşkün görüntüsü de mağaraya ayrı bir hava katmaktadır. Büyüklüğü ile gözleri kamaştıran mağara güneşin doğması ile her zaman farklı bir yerden içeri ışık alır, kesinlikle görülmeye değer! Korkunçluğu ise büyüklüğünden kaynaklı.
Kristallerin Mağarası, Meksika
Evet, yanlış görmüyorsunuz onlar kocaman kristaller! Dünyada görülmüş en büyük kristaller bu mağaranın içinde yer almaktadır ve her biri yaklaşık 15 metre uzunluğundadır. Mağaranın içinde de nem oranı çok yüksek olduğu için sıcaklık ortama 55 derecedir. Zaten başlı başına bu şartlar yeterince korkunç, ki mağarada ölen kişilerin sayısı da az değil!
Bir deniz mağarası olan Fingal görünümü nedeniyle ziyaretçileri ilk görüşte yeterince korkutmaktadır. Mağara 60 milyon yıl önceki volkanik lavlar ile şekillenmiş.
Actun Tunichil Muknal Mağarası, Belize
Ürkütücü hikayesi çok eskilere dayanan bu mağara, Mayaların insanları kurban etmesi için kullanılıyormuş. Mağaranın ana bölümünde iskelet kalıntıları bulunmaktadır, bunun yanı sıra mağaranın içinde yaşayan hayvanların çeşitliliği de insanı şaşırtmaya yeter de artar. Su samuru, agouti, yırtıcı örümcekler ve büyük omurgasızlar gibi pek çok çeşit hayvan yaşamaktadır.
Rüzgar Mağarası, Amerika Birleşik Devletleri
Bu mağarayı korkutucu kılan sesler ya da sahip olduğu yükseklik değil, tıpkı örümcek ağı gibi örülmüş ve kutu gibi olan kalsit ağlar! Mağaranın her yerinde bulunan bu ağ grupları tamamen jeolojik bir farklılık olsa da yakından bakıldığında tıpkı örümcek ağı gibi olduğu görülür.
Bell Witch, Amerika Birleşik Devletleri
Bell cadısının hikayesinden dolayı bu kadar ürkütücü olan bu mağaraya girmeye cesaret edenleri gerçekten alkışlamak gerekiyor. 19.yüzyılın başında John Bell ve ailesine dadanan bu kötü ruh Tennessee’deki bu küçük kasabanın tüm işleyişi değiştirdi. Yıllar boyunca Bell ailesine işkence eden bu kötü ruh/cadı 1820’de öldüğünde herkes rahat bir nefes alır fakat bu rahatlık çok uzun sürmez. Bu mağaraya kaçarak orada saklanır ve kasabada çeşitli kişilere musallat olmaya devam eder. O tarihten beri mağara çevresinde çözülemeyen esrarengiz olaylar da devam etmektedir.
Mammoth Mağaraları, Amerika Birleşik Devletleri
Sadece keşfedilen alanı 640 kilometre olan bu mağara Amerika’daki en büyük perili mağara olarak anılmaktadır. Mağarada bulunan kalıntılara göre mağaranın 4000 yıl öncesinde kazılmaya başlandığı ve ölülerin gömüldüğü anlaşılıyor. Fakat daha sonrasında mağaranın terk edildiği ortaya çıktı sebebinin ise hayaletler olduğu düşünülüyor. 1812 yılında köleler mağarada çalıştırılmaya başlanmış ve o dönemde kaydedilen pek çok raporda çalışanların hayalet gördüğü belirtilmiş.
Pawne Kızılderilileri için önemli bir buluşma noktası olan Robber’s Mağarası kızılderililerin çeşitli bitki köklerinin karıştırıldığı, şifa gibi geleneksel öğretilerin anlatıldığı buluşmaları içine alsa da son zamanlarda pek de şifa dağıtmıyor. Günümüzde bölgede yaşayan yerel halk tarafından hala mağaradan çeşitli ritüellerin gerçekleştirildiğine dair ses, inilti ve davul çalma, şarkı söyleme gibi şeylerin duyulduğu belirtiliyor. Özellikle mağaradan çıkın inilti ve çığlıklar bir dönem çok fazla rapor edildi ve mağaranın kapanmasına yol açmış.
🌴Sevgili arkadaşlar,sizlere bir sorum olacak.
Siz olsanız,yani imkanınız olsa o mağaralardan hangisine giderdiniz,yorumlarda bunu bizimle paylaşabilirsiniz.💬
Esenlikler dileriz