Dünya’nın En Ünlü Seri Katilleri
Allah hepimizi salih kullarından eylesin.
Karşınızda dünyanın en ünlü seri katillerinden birkaçı
ANDREI (ANDREY) CİKATİLO
Ukrayna doğumlu olan Sovyet seri katil, 1978-1990 yılları arasında 53 kişinin cinayetinden sorumlu tutuldu. Kendi itirafına göre 56 cinayet teşebbüsünde bulunan ve bunların 53’ünü sonuçlandıran Cikatilo, 14 Şubat 1994 yılında kafasına kurşun sıkılarak infaz edildi.
HAROLD SHİPMAN
15 yaşındaki hastasını öldürmekten suçlu bulunan Shipman’ın yapılan soruşturmada doktorluk kariyeri boyunca 250 kişiyi öldürmüş olabileceği ortaya çıktı. Uzun bir süre rehabilitasyon merkezinde tedavi olduktan sonra kariyerine kaldığı yerden Donneybrook Sağlık Merkezi’nde devam etti.
Eski bir doktor ve seri katil olan Harold Shipman’ın 236 hastasının ölümüne yol açtığı öğrenilince birçok suç uzmanı onu buna yapmaya iten nedenin ne olduğunu çözmek için yıllarca süren uzun bir soruşturma gerçekleştirdiler. Yapılan uzun araştırmalar sonucunda İngiltere’de ünlü bir suç uzmanı olan Dame Janet Smith bunun nedeninin Shipman’ın işlediği cinayetlerden haz aldığı ve öldürmeye bağımlı olduğu şeklinde bir iddia ile sonlandırdı.
TED BUNDY
1974-1978 yılları arasında Amerika’nın çeşitli bölgelerinde çok sayıda kadın cinayet ortaya çıkmıştır. Cinayet şekillerinin birbirine benzer olması seri katil teriminin ilk kez kullanılmasını sağlamıştır. Yapılan incelemeler sonucunda bu cinayetlerin Ted Bundy ile bağlantısı olduğu kesinleşmiştir. 10 yılı aşan bir inkar sürecinin ardından Bundy, otuzdan fazla cinayet işlediğini itiraf etmiştir.
Bundy’in bir sosyopat olduğu düşünülür ancak işlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanımlanır. Budy’in dış görüntüsü nedeniyle kurbanları çoğunlukla genç ve güzel kadınlardır. .1989’da elektrikli sandalyede idam edilmiştir.
PEDRO LOPEZ MONSALVE
“Andes Canavarı” lakabıyla bilinen seri katil Kolombiya, Peru, Ekvator üçgeninde 300 çocuğa tecavüz edio öldürmüştür. Loper bu üç ülkede yaptığı dehşetten sonra öldürdüğü ve tecavüz ettiği kişilerin her biri için en fazla birer ay hapis yatmıştır. 1980 yılında öldürdüğü 53 çocuğun mezarı polis tarafından bulunmuştur. 1999 yılında verdiği bir röportajında kendini yüzyılın adamı olarak tanımlamış ve iyi davranış sergilediği için serbest bırakılması gerektiğini söylemiştir.
EDMUND KEMPER
Nekrofil seri katil olarak tanımlanan Kemper, henüz 15 yaşındayken büyükanne ve büyükbabasını öldürdü. Akıl hastası suçlularının tutulduğu en yüksek güvenlikli bir hapishanede tutuldu. 21 yaşında psikiyatristleri iyileştiğine ikna edince serbest bırakıldı. 1970’lerde annesi dahil pek çok kadının ölümünden sorumlu tutuldu.
ED GEIN
Hayatta olan tek akrabası annesinin ölümünden sonra anatomi bilimiyle ilgilenmeye başlayan Gein, mezarlıktan cesetler çalmaya başlar. Tek amacı ise ölen annesini diriltmektir. Özellikle kadın vücuduyla ilgilenir. En sonunda annesini diriltemeyeceğini anlar ve annesi yaşında bir kadın cesedinin derisini yüzer. Bu deriyi annesinin eski kıyafetleriyle birlikte giyer. Kadın vücutlarına duyduğu ilgi daha da büyüen Ed, bir süre sonra ceset çalmakla kalmaz ve cinayet işlemeye başlar.
Deri işlemesinde gün geçtikçe daha da hamaratlaşan Gein, bir süre sonra meme uçlarından kemer, kafatasından bardak ve diğer süs eşyaları yapmaya koyulur. En sonunda kasabanın şerifi Ed Gein’in izini sürer ve onu bulur. Evinde birçok kadavra, dudaklardan yapılmış kolyeler, el derilerinden yapılmış eldivenler ve daha bir çok garip nesne bulur. Gein,ölü sevicilik ve yamyamlık gibi suçlamaları şiddetle inkar eder: kendisine göre cinayetleri sadece evini süslemek için işlemiştir.
H.H HOLMES
Kayıtlara geçmiş ilk Amerikalı seri katil olarak bilinen Dr. Holmes 1861 yılında doğdu. Chicago Dünya Fuarı zamanında Chicago’da zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel olarak tasarlanan bir otel açtı. Dördü kesinleşen itiraf ettiği 27 cinayet olmasına rağmen, öldürdüğü insan sayısı 200 civarındadır.Bilinmeyen sayıda pek çok kurbanını “Dünya Fuarı” otelinden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan 1893 Chicago Dünya Fuarı’ndan almıştır.
ELIZABETH BATHORY
Bathory “Kanlı Kontes” lakabıyla bilinir. Kocasını öldürdükten sonra ise büyücülükle uğraşmaya başlamıştır. Büyücülüğün dışında at ve türevleri hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı da söylenir.40 yaşına geldiğinde, yaşlanıp güzelliğini kaybedeceği telaşına düşen “Kanlı Kontes”, bir gün hizmetkarı olan genç bir kızın saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona öyle bir tokat atmıştır. Bu tokadın sonucunda gen kızın yüzünden düşen bir damla kan Kontes’in ellerine dökülür. Kontes bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını zannetmiştir. Uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup “kan banyosu” yapmıştır.
Sonrasında iyice yoldan çıkan Kontes, 612 bakire kızı kaçırtıp, bu kızlara tepesinden asılı bir kafeste, işkence çektirmiş; kafesten akan kanlarla ise duş almıştır. Yaptıkları anlaşılan Bathory hücreye kapatılmış, 1614 yılında ise hücresinde ölü olarak bulunmuştur.
ALBERT FISH
Kuzuların Sessizliği filmine ilham olan Alber Fish’in 100’den fazla cinayet işlediği düşünülüyor. İnsan eti yiyen Fish, en yaşlı seri katil olma özelliğini de taşıyor. Annesinin yanında yaşarken küçük yaşlarda cinsel istismara uğrayan Fish, çocuk yurduna yerleştiriliyor. Ruhsal yapısı ciddi derecede bozulan Fish, dine ayrı bir eğilim gösteriyor. İlk cinayetini 1910 yılında işlemiştir. Küçük çocukları kaçıran Fish onları işkence ederek öldürüyordu. Öldürmeden önce teczavüz ediyor ve etlerini diri diri yiyordu. Acı çektirmekten zevk alan Fish bunu din uğruna yaptığını savunuyordu. Aynı zamanda kendisine de işkenceler yapıyordu. kendi idrarını içip kendini çivili sopayla döverek günahlarından arındığına inanıyordu.
1928’de Budd ailesiyle yakınlaşan Fish, onların güvenini kazandıktan sonra küçük kızları Grace Budd’ı, yeğeninin doğum günü partisine götürmek bahanesiyle kaçırarak boş bir eve kapattı. Grace’in cesedini parçalayan Fish, bazı parçaları kaldığı pansiyona getirdi ve dokuz gün boyunca hiç dışarı çıkmadan bu parçaları pişirip yiyerek mastürbasyon yaptı. Daha sonra kaçmaya başlayan Fish, 1934 yılında kendi hatası yüzünden kendisini yakalamayı kişisel bir konu haline getiren polis William King’in ağına düştü. 1935 yılında yargılanmasının sonunda akıl sağlığının yerinde olmadığına kanaat getirildiyse de elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı.
Kararı duyunca “Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım” sözleriyle soğuk duş etkisi yarattı. Albert Fish’in idam cezası, 16 Ocak 1936 tarihinde Sing Sing hapishanesinde elektrikli sandalyede gerçekleştirildi.
AILEEN WUORNOS
Ameika’nın ilk kadın seri katili olarak bilinen Wuornos’un sonraki yıllarda ilişkiye girdiği bazı insanları öldürdüğü ve ormana sakladığı ortaya çıkmıştır. 7 kişiyi öldürdüğü tahmin edilse de 2 kişinin cesedi bulunmadığı için 5 kişi öldürme suçundan yargılanmıştır. Babası çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapse girer. Annesi Aileen’i büyükanne ve büyükbabasına verip kaçar. 13 yaşında tecavüze uğrayıp evlilik dışında bir çocuk doğrurur ve büyükbabası tarafından evden kovulur. Hurda bir arabada yaşamaya başlar. En sonunda 20 yaşındayken 70 yaşında bir adamla evlenir ve 1 sonra kocasını bastonla dövdüğü gerekçesiyle boşanırlar.
Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise “Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim.” diyerek suçunu itiraf etti